Orijinal Ad: A Clockwork Orange
Tür: Kurgu, Klasik
Çevirmen: Dost Körpe
Yayınevi: İş Bankası Yayınları
Yayınevi: İş Bankası Yayınları
Daha ismiyle bile insanın ilgisini çeken Otomatik Portakal, insanlığın toplum ve sistem içindeki baskı ile kendilerine öğretilmiş olan gerçeklikleri birer robot gibi kabul etmelerini çarpıcı bir şekilde anlatıyor. Kitabın ilk bakışta hiçbir anlamı ifade etmeyen adı ise yazarın kendi tanımından yola çıkarak; İngiliz argosunda, olabilecek en yüksek derecede garipliği barındıran kişi anlamına gelen “cockney” ve Malezya’da canlı anlamına gelen “orang” kelimelerinden geliyor.
Otomatik Portakal, Alex ve üç “droogie”sinin yaptığı şeyleri konu alıyor. Geceleri sokaklarda terör estiren, hırsızlık yapan, taciz ve tecavüz eden bu grubun yaşadığı olaylar Alex’in ağzından anlatılıyor ve Alex’i merkez alarak gelişiyor. Alex’in yaşadığı olaylar ve konuşmalar ile de toplumun içindeki şiddetin yeri anlatılıyor.
Böylesine klasik olmuş bir kitap için yorum yapmak ya da neler hissettiğimi anlatmak çok zor olsa da, ilk söyleyebileceğim şey kitap kesinlikle beni rahatsız etti. Okurken sürekli yaşanan şeylerden rahatsızlık duydum. Okuması zor olan bir kitap değildi ama dili benim için fazlasıyla keskindi ama bu keskin dil, verdiği fikirler ve veriliş biçimi açısından çok başarılı bulduğum bir özellik oldu. Neredeyse her sahnesiyle aklımda kalacak olan, bugüne kadar okuduğum en ilginç kitaplardan biri oldu. Kitabı okuduğum günün sonun filmini de izlemenin etkisi ile de uzun sürede öyle kalacak gibi görünüyor. Filmi hakkında ayrıca konuşmayı düşündüğüm için şimdilik bu kadar sizde yorum bırakmayı ve düşüncelerinizi yazmayı unutmayın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder