Tür: Epik Fantastik, Macera
Çevirmen: Cihan Karamancı
Çevirmen: Cihan Karamancı
Bu kitabı yorumlamak benim için gerçekten çok heyecanlı olacak. Bunun tek nedeni kitabı çok sevmiş olmam değil. Asıl nedeni okuyan herkesin yaptığı ve benimde yapacağım gibi Rüzgarın Adı ile yapılan karşılaştırmalar. Bu karşılaştırmalardan haberim yokken “Rothfuss ne yazsa okurum” modunda ortalıklarda dolanıyordum. Locke Lamora’nın Yalanları’nın üstündeki yorumunu ve önsözünü görünce de hemen atladım kitabın üstüne. Rothfuss bile önsözünde karşılaştırmalardan kaçınmamışken bende okurken karşılaştırmadan edemedim.
Öncelikle kitabın konusu için Locke Lamora
adındaki maceracı bir hırsızın hayatını anlatıyor denebilir. Tabii aslında konu bundan çok daha ayrıntılı ve karışık, özellikle de olay zincirleri. Locke'ın küçüklüğünden itibaren bir hırsız
çetesi olan Centilmen Piç'lerden biri oluşunu okuyoruz. Sonrasında da bu çetenin Camorr Şehri'nde başına gelenler olaylarla devam ediyor.
Kitaba
başlamak benim için çok zor oldu. Kendimi bir anda yepyeni bir dünyanın
içine atılmış gibi hissettim. Camorr koskocaman bir dünyaydı. Bir sürü adadan ve kanaldan oluşan bu yerde heryerin farklı
adı vardı. Yer isimlerinin Türkçe çevirilerini çok beğendim. Hepsi birebir
çevrilmiş. Zaten böyle çevrilmese anlaşılması daha zor bir kitap olurmuş.
Çünkü yer isimleri genelde yerin özellikleriyle ilgiliydi.
Eğer düzenli okuma alışkanlığına sahip değilseniz ya da uzun ve olay örgüsü karışık kitaplar okuyamıyorsanız sizin için okuması çok zor bir kitap olacaktır. Çünkü olay örgüsü iki farklı şekilde ilerliyor. Bir bölümde günümüzü anlatırken, sonraki bölümde geçmişi anlatıyor.
Ben ilk 150 sayfaya yakın yerde olaylara adapte olamadım ve sürekli acaba yarım mı bıraksam diye düşündüm. Ama yer isimleri ve karakterlere alıştıktan sonra olaylar yerli yerine oturdu ve muhteşem bir okuma deneyimi oldu.
Eğer düzenli okuma alışkanlığına sahip değilseniz ya da uzun ve olay örgüsü karışık kitaplar okuyamıyorsanız sizin için okuması çok zor bir kitap olacaktır. Çünkü olay örgüsü iki farklı şekilde ilerliyor. Bir bölümde günümüzü anlatırken, sonraki bölümde geçmişi anlatıyor.
Ben ilk 150 sayfaya yakın yerde olaylara adapte olamadım ve sürekli acaba yarım mı bıraksam diye düşündüm. Ama yer isimleri ve karakterlere alıştıktan sonra olaylar yerli yerine oturdu ve muhteşem bir okuma deneyimi oldu.
Eğer kitap ana karakterimiz
Locke tarafından anlatılıyor olsaydı daha çabuk alışabilirdim. Locke karakter olarak cesur, ince zekalı, yalancı ve birazda çılgın biri. Bir sonraki sayfada ne yapacağını asla
kestiremedim. Benim için tahmin edilemez bir karakterdi.
Locke Lamora'nın Yalanları sağlam bir kurguyla ince ince dokunmuş bir kitap ve kitaplıkta sevdiklerim arasında kendine yer edindi.
Bu da not olsun; okuduğum yorumlardan da anladığım kadarıyla, çoğu kişi için, Rüzgarın Adı ve Locke Lamora'nın Yalanları ikilisinde önce hangisi okunursa o daha çok seviliyormuş. Yorumlarım etkisinden mi bilmiyorum ama benim için de Rüzgarın Adı birkaç adım önde oldu.
Bu da not olsun; okuduğum yorumlardan da anladığım kadarıyla, çoğu kişi için, Rüzgarın Adı ve Locke Lamora'nın Yalanları ikilisinde önce hangisi okunursa o daha çok seviliyormuş. Yorumlarım etkisinden mi bilmiyorum ama benim için de Rüzgarın Adı birkaç adım önde oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder