Şimdi sizlere
biraz Brugge'dan bahsetmek istiyorum ya da diğer adıyla Masal Şehri, Aşıklar Şehri ve hatta kuzeyin
Venedik’i. Brugge, Belçika'da zaman kavramını ortadan
kaldıran şehirdi benim için. Sokaklar öyle sakin, havası öyle
huzurluydu ki geçirdiğim kısacık zamanda beni kendine hayran
bırakmayı başardı.
Öncelikle şunu
söylemeliyim ki Brugge'dan beklentiniz Londra-vari bir şehir kalıbı
olmasın çünkü Brugge'da bulacağınız şey modern bir şehirden
çok Ortaçağ Avrupası’ndan fırlamış Arnavut kaldırımlı,
faytonların heryerden çıkabileceği bir film sahnesi gibi. Evet
film sahnesi dedim çünkü sanki ben burada gezerken Ortaçağ’da
çekilmiş bir filmde oynuyor gibi hissettim. Film demişken in
Bruges filminin tamamı burada çekilmiş. Ben izlememiştim ama
film tavsiye edilmeden önce çekildiği yerleri görme fırsatı
yakaladım. Gerçekten
iyi bir film olduğunu duyunca izlenecekler listeme koydum bile.
Brugge'a Masal
Şehri’nin yanında,Çizgi Filmler Şehri de deniyormuş. Aklınıza
gelir mi bilmem ama burası şirinlerin anavatanı, yani çıkış
noktası. Bir çok çizgi film karakterinin çikolata halini
görebilir ve hatta bazılarını yiyebilirsiniz :)
Bu şehirde,
“beni bırakın siz gidin” demek istediğim, saatlerce oturup
vakit geçirebileceğim yer ise kesinlikle Aşıklar Nehri.
Şu güzelliğe bir bakın, beni kendine aşık etmeyi başardı bile
:) Buranın birkaç metre ilerisinde ise Begijnhof bulunmakta.
Burası uzun bir süre kuralları çokta katı olmayan bir rahibe
sığınağı olmuş. Çok katı olmayan diyorum çünkü diğer
anlayışlardan farklı olarak isterlerse gitmekte özgürlermiş. Bu
farklı mekanı gezebilir, kiliselerinin içine girebilirsiniz.
Sizden istedikleri tek şey ise sessiz olmanız.
Brugge aslında çok büyükte değil. Her yerini yürüyerek gezebilirsiniz ve bunun için koşturmanıza da gerek yok. Şehrin en güzel çikolatacısı ise Chocolate Line. Burada çikolata fiyatları size azıcık pahalı gelebilir ama en azından Deadly Delicious'ı denemeden dönmeyin. Tabii şehir merkezinde göreceğiniz milyon tane çikolatacı var buralardan daha uygun fiyatda Belçika çikolatalarına sahip olabilirsiniz ;)
Şehir hakkında söylemem gereken bir şey daha varki bu şehir tamamıyla Unesco'nun tarihi miraslar listesine alınmış durumda, tam meydanında bayraklarını görebilirsiniz. Hemen karşısında da, denilene göre, neredeyse sadece çandan oluşan bir kilise mevcut. Belçika'da aynı Hollanda gibi dümdüz ve bisiklet sürmeye elverişli bir ülke bu nedenle gördüğünüz araba sayısının 2-3 katı bisiklet görmeye hazır olun.
Brugge sokaklarını karışlarken aşağıda gördüğünüz bu küçük pastaneyi keşfettim. Adı Sint-Paulus Bakerij buradan apfelküche adında bir “şey” alıp yedim. Şey diyorum çünkü daha önce bir kerede Midilli Adası’nda yeme şansım olan ilginç bir şey bu. O zamanda çok beğenmiştim bu seferde çok beğendim.
Ben gittiğimde, hava şartlarının çok uygun olmayışından olsa gerek Reie Nehri üzerine gondollarla süzülme hayalimi gerçekleştiremedim ama siz gitttiğinizde kaçırmayın derim.
Bu şehirden ayrılmak istediğim pek söylenemezdi. Bıraksalar tüm gün dolaşır dururdum ancak maalesef bu, o sırada çokta mümkün değildi. Umarım sizde burayı benim kadar seversiniz demeyeceğim çünkü bayılacağınızdan eminim bu nedenle dilek hakkımı sizinde bir gün gitmeniz yönünde kullanacağım :) Kendi masalınıza bir an önce kavuşmanız dileğiyle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder